ARICILIK İNSAN ÖMRÜNÜ UZATAN , KUTSAL VE ASİL BİR MESLEKTİR.

İdeal bir arıcılık işletmesi

21 Şubat 2007

petek kontrolü


Petekleri böyle kontrol etmeyi eminim hepimiz özledik, Ne dersiniz...İnsana heyecan veriyor.Ama çok az kaldı biraz daha sabır..

16 Şubat 2007

Ayıların marifeti



Uludağ eteklerinde bir savaş alanı çok üzücü bir olay, bir arıcı arkadaşımın başına geldi. 70 kovan resimlerdede görüldüğü gibi ayılar marifeti ile darmadağın edildi. Üzülmemek elde değil ama geriye yapacak fazla bir şey kalmadı. Bazı kovanları ormanın derinliklerine doğru taşımışlar. Ne arılar ne kovanlar hepsi darmadağın ve hepsi resimlerde görüldüğü gibi, 70 kovanın kırıklarından parçaları birleştirerek 5 tane oluşturabildi arkadaşım.Ve tabiki çok üzülsede kaldığı yerden yola devam...















10 Şubat 2007

Erken baharın bereketi


Harika bir cuma şubatın dokuzu hava 16 derece güneş pırıl pırıl Uludağın eteklerinde.. Kovana gelenlerin hepsi uçuş tahtasına yüklerinden dolayı zor konuyorlar. Bu mevsimde nereden buluyorlar bukadar poleni ve nektarı hayret!, ama onların işi bu. Belliki yavrularını besliyorlar. Bir hafta daha böyle giderse kovana sığmayacaklar. Bende onları yeni yerlerine taşımayı düşünüyordum ama bence biraz daha beklemeliyim..

8 Şubat 2007

Taşımalı arıcılık


TAŞIMALI ARICILIK VE SLOVENYA ÖRNEĞİ
Yazar Murat Çakır
Pazar, 29 Ekim 2006


Murat Çakır ın bu araştırmasını çok etik gibi görünmesede aynen aldım. Atılım yaratabilecek bu tekniğin ( yakın çevremde bunu gördüm ) daha çok kitlelere ulaşması açısından bir arı sevdalısı,araştırmacısı ve bilgi paylaşımcısı olarak bunu olumlu karşılayacağını düşünüyor ve çok teşekkür ediyorum.

Arıcılıkla ilgili bilgi birikimi her ülkenin kültürüne göre değişiyor. Modern arıcılık yöntemleri bütün dünyada aynı imiş gibi gözükse de, tarihsel olarak arıcılık kültürü olan ülkelerde kendine özgü yöntemler gelişiyor.
Türkiye modern arıcılık tarihi çok eski dönemlere dayanmadığı ve kuşaktan kuşağa bilgi birikimlerinin aktarılacağı ortamlar da oluşmadığı için malesef Türk Arıcılığı yerinde sayıyor ve sürekli kısır tartışmalara kurban oluyor.
Arıcılığa merak salan herkes, temelleri sağlam atılmamış bir ortamda, yeni baştan bazı şeyleri araştırmak, öğrenmek kendine göre bir yol çizmek zorunda kalıyor.










Arıcılık deyince aklımıza hiç gelmeyen ülkelerden birisi de Slovenya. Arıcılık kültürü çok eski tarihlere dayanan ve ülke çapında yerel arıcılık müzelerine sahip olan Slovenya; kapalı arılıkları ve bundan yola çıkarak geliştirdikleri taşımalı arıcılık sistemi ile çok ilginç bir örnek.
Araziye yayılmadan dar ve kapalı bir alanda yapılan arıcılık, bazı problemlere yol açsa da, başka ülkelerdeki arıcıların yaşadığı birçok problemi de çözüyor.
Örneğin, yukarıdaki arı evi resminde arıcının oturduğu bölüm, aslında arı evinin kapağı görevini görüyor. Gerekli zamanlarda bu kapak kapatılarak arılığın güvenliği ya da arıların dış etkilere karşı korunması sağlanmış oluyor.










Bilindiği gibi arının nektar kaynaklarına uçuş mesafesi 3 km civarında. Fakat bu 3 km'lik uçuş mesafesinden sonra getirebileceği nektar yok denecek kadar az. Çünkü arı topladığı nektarın büyük kısmını uçuş enerjisi olarak kullanmak zorunda kalıyor.
Arının verimli nektar taşıyabileceği alan 1.5 km. En verimli alan ise 500 metre. Hem arının tüketimi azaldığı, hem de günlük sefer sayısı arttığı için, nektar kaynağına olan uzaklık azaldıkça arının kovana taşıyabildiği ürün o kadar artıyor.
Dünyada bir çok ülkede bu yüzden profesyonel arıcılar arılarını sürekli olarak nektar kaynağına yakın yerlere taşımayı tercih ediyor.
Bizim ülkemizde de uygulandığı gibi bir çok ülkede kovanlar taşıma araçları ile nektara yakın yerlere götürülerek araziye diziliyor.
Fakat Slovenyada olduğu gibi birçok Balkan Ülkesinde taşımacılık sistemi, kapalı arılık sistemine benzer yöntemle yapılıyor. Bu yönteme benzeyen uygulamalar, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkelerde de yapılıyor.








Eski bir kamyon, otobüs ya da büyükçe bir römork bu tür arıcılık yapmak için ideal araçlar. Bu şekilde yapılan taşımalı arıcılıkta en büyük avantaj, kovanların araziye dizilip tekrar kamyona konulması külfetini ortadan kaldırması. Ayrıca sistem içinde arı malzemelerinin konulacağı, balların süzülebileceği ve arıcının konaklayabileceği ilaveler de yapılınca, arazide çadır kurma gibi ihtiyaçlar da ortadan kalkıyor.
Böylece arıcı sezon içinde istediği noktaya istediği kadar hızlı bir şekilde ulaşabiliyor.
Bir diğer avantajı ise, aracın park edebileceği kadar bir yerin arıcılık yapmak için yeterli olması.
Kamyona ve Römork resimlerine baktığınız zaman en üst tavanda görülen saçak kısmı, arı evinde de olduğu gibi hareketli bir parça. Güneşli havalarda gölgelik, yağmurlu havalarda şemsiye görevini gören bu parça, yine ihtiyaç duyulduğunda aşağıya doğru kapatılarak kapak görevi görüyor.
Sistemde kovanlar iki sıralı olarak diziliyor. Ortada arıcının çalışabileceği bir koridor bulunuyor.
Burada kullanılan kovanların özelliği langstroht kovanlar gibi üstten ellemeli değil, arkadan ellemeli olması.
Kovan arka tarafından dolap kapağı gibi açılıyor ve çekmece sistemine benzeyen çerçeveler geriye doğru çıkartılıyor.
Bu arada yağmacılık ve şaşırmayı engellemek için her kovanın ayrı renge boyandığını da hatırlatmaya gerek yok.









Ülkemizde bu sistem uygulanabilir mi uygulanamaz mı tartışmalarına gelince şu noktaları belirtmekte fayda görüyorum. Forumda temel itiraz noktaları pahalı olduğu, kovanların yönünün nasıl olacağı gibi konularda toplanıyordu.
Resimlerden de anlaşılabileceği gibi eski bir kamyon, eski bir römork hatta bir at arabası bu işlem için kullanılabiliyor. Yani 100 milyarlarla ifade edilebilecek bir yatırıma gerek yok.
İkinci itiraz noktası arıların bir bölümü güneye bakarken diğer bölümü kuzeye bakmak zorunda kalır, böyle olmaz konusu. Arıların kovan uçuş yönlerinin doğu ya da güney doğu yönüne bakması en ideal yöntem. Fakat başka yöne bakamaz diye de bir kayıt yok. Doğrudan rüzgara maruz kalmadığı sürece kovan girişi her yöne bakabilir.
Yabancı sitelerde özellikle yağmacılığı ve şaşırmayı önlemek için arazide kovan giriş yönlerinin farklı farklı olduğu dikkatinizi çekmiştir.
Benim bu sistemle ilgili Türkiye şartlarına uyumsuz olabileceği konusunda 2 şüphem var. Bu iki şüphe de arı ırkı ile ilgili.
Yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi arıcı maske takmadan kapalı ortamda uçuşan arı olmadan rahatlıkla çalışabiliyor. Bizim arı ırklarımız genelde bu özellikte değil.
Bir de bu kadar sıkışık düzen kovanlar yanyana üstüste konulduğunda yine bizim arılarımız sanki yağmacılık olayına girişir gibi geliyor.
Ordu'da geçtiğimiz yıllarda yapılan dorseye monteli kovan sisteminde de en çok şikayet edilen konu, arıların kapalı ortamda uçtukları, yerlere düştükleri, arıcıların ayakları altında yüzlerce arının ezilerek telef olduğu yönündeydi.
Farklı bir sistem, dünya üzerinde binlerce arıcı bu şekilde arıcılık yapıyor, incelemekte ve imkan olursa bir deneme uygulaması yapmakta fayda var.

7 Şubat 2007

Oğul




Yeni çıkmış bir oğul elimizi çabuk tutmak lazım bellimi olur kaçabilir. Bu vızıltıları duymak için baharı iple çekiyorum.Tabi benimle birlikte diğer arıcı arkadaşlarımda. Biraraya geldiğimizde geçen sezon yaptıklarımızı bu sezonda yapacaklarımızı planlıyor ve konoşuyoruz.Ben yeni bir arılık kurdum kendime oraya gidip geliyor ve orayla uğraşıyorum. İnşaallah bir ay içinde tüm nakiller bitince sezonda açılacak ve arılar işbaşı yapacak. Hayal etmesi bile çok güzel..

Sağlık için bal


Balın, difteri, boğmaca, verem, ülser, bazı cilt ve sinir sistemi hastalıkları gibi 500’e yakın hastalığın tedavisinde olumlu etkileri olduğu belirtildi. — Dr. Mine Gültekin, “Bal son derece özel, besleyici ve sağlıklı bir gıda maddesi. Ancak, balın ilaç gibi hastalıklara hemen çare olmadığı da unutulmamalı. Yararları nedeniyle balın her gün düzenli olarak tüketilmesi önerilir” dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim elemanı Dr. Mine Gültekin, Bursa’da devam eden “Türkiye 8. Gıda Kongresi”ne sunduğu bildiride, balın bileşiminde bulunan çeşitli vitamin, mineral, organik asit ve enzimler nedeniyle sindirimi kolay, besleyici ve birçok hastalığa karşı koruyucu ve tedavi edici özellik gösteren bir gıda olduğunu belirtti.Balın, bileşim maddelerince zengin oluşu nedeniyle özellikle sağlıklı yaşamda önde gelen gıda maddeleri arasında yer aldığını ifade eden Gültekin, “Balın, difteri, boğmaca, verem, ülser, bazı cilt ve sinir sistemi hastalıkları gibi 500’e yakın hastalığın tedavisinde olumlu etkileri saptanmıştır. Balın bilinen bu özellikleri sağlamasında, antimikrobiyel, antioksidan ve büyüme faktörü biyoaktivitesi gösteren bileşenler etkili olmaktadır” dedi.BALIN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİGültekin, birçok medeniyete ait yazıtlarda ve kutsal din kitaplarında kutsal veya şifalı bir gıda olduğu belirtilen balın bileşiminde, insan sağlığı için önemli bir çok besin maddesinin bulunduğunun bilimsel olarak da kanıtlandığına dikkati çekerek, bildirisinde şu görüşlere yer verdi: “Ülser ve diğer mide hastalıkları, kalp yetmezlikleri, çarpıntı, kemik hastalıkları, öksürük, alerji, bronşit, kansızlık, boğaz ağrısı, sinir hastalıklarının tedavisinde olumlu etkileri saptanan balın, kabızlığı giderdiği, vücuttaki kanı temizlediği, damarları genişlettiği ve kan dolaşımını kolaylaştırdığı, kalbi güçlendirdiği, yara ve yanıkları iyileştirdiği bilinmektedir.” Balın ayrıca, içerdiği maddelerle antimikrobiyal özelliği de bulunduğunu vurgulayan Gültekin, şunları kaydetti: “Bal son derece özel, besleyici ve sağlıklı bir gıda maddesidir. Ancak, balın ilaç gibi hastalıklara hemen çare olmadığı da unutulmamalıdır. Yararları nedeniyle balın her gün düzenli olarak tüketilmesi önerilmektedir. Buna karşın, özellikle son aylarda medyada bala yapılan hileler konusunda haberler çıkmaktadır. Halkımız şifa diye bal yerine şekerli su tüketmektedir. Bu olumsuzlukların önüne geçmek üzere devletin gıda kontrol ve denetim hizmetlerini sıklaştırması zorunludur.”
A.A bursa

6 Şubat 2007




İdeal bir arıcılık işletmesi











28 Temmuz 2006

Karacabey boğazı ve ıhlamur kokusu
Karacabey boğazında büyükbabanın arıları...Şahane ıhlamur kokusu içersinde çalışan arılar .....Ve ben mecburen biraz giyindik çünkü kestanede var bölgede çok yakıyor sokunca !!!!!
posted by Halil Bilen 21:04 0 comments links to this post

HAMALLIĞA SON.



BİZİM KARAYOLLARINDA BİRAZ ZOR OLUR AMA .KAPA AĞIZLARINI YÜRÜ.FİATI 2.495 $ ACABA BİZDE KAÇA MAL EDİLİR?
posted by Halil Bilen
21:34 0 comments links to this post
20 Nisan 2006

Almanyada bir arıcı


ALMANYADA BİR ARICI VE MALZEME SATIŞ MAĞAZASI
Kovanlar içerisinde bulunan çıtalar arıcılık çalışmaları sırasında belki de arıcıların en fazla meşul olduğu ve üzerinde çalışma yaptığı bir kısmı oluşturur.İyi bir ağacın kurumuş olan kerestesinden elde edilmesi gerekir ki çarpılıp kovan içerisindeki hareketli kısım olan çerçeveler ile rahat çalışılsın.Yalçın Sezer

5 Şubat 2007





Bizim kurslarda biraz zor görülecek sahnelerden....


Bu kursların içeriği yeterli mi sorusuna ise vereceğim cevap kesinlikle hayır olacaktır. Çünkü kurslar görsel arıcılık malzemelerinden mahrum , sadece internette her yerde bulabileceğiniz bilgilerin yazıldığı ve klasik 1-2 fotoğraf ile desteklenmiş sunular ile 30 – 40 saatlik eğitim şeklinde verilmektedir.Halil Bilen

Savaş Hazırlığı






Arıların kovan bekçiliğini, sınır kapılarında giriş yapmaya çalışanlara uygulanan kontrollere benzetebiliriz. Bir ülkenin sınır güvenliği çok önemlidir. Bu nedenle alınan güvenlik önlemleri son derece fazladır. Aynı şekilde kovanlardaki güvenlik önlemleri de son derece sıkıdır. Gardiyan arılar kovana yabancı girişine hiçbir şekilde izin vermezler.

arı kovanında hayat

Yirmi bin türden oluşan geniş bir familyaya sahip olan arılar, hayvanlar dünyasındaki en çarpıc sahip, sosyal hayatları ile diğer ı mühendislik ve mimarlık bilgisinepek çok canlıdan ayrılan, aralarındaki iletişim ile kendilerini inceleyen bilim adamlarını hayretler içinde bırakan canlılardır.
Bu kitabın konusu olan balarıları ise diğer arılardan farklı özelliklere sahiptir. Koloniler halinde ağaç kovuklarında veya benzeri kapalı mekanlarda kendilerine yuva yaparlar. Bir arı kolonisi, bir kraliçe, birkaç yüz erkek ve 10-80 bin işçi arıdan oluşur. Görünüş olarak birbirinden farklı olan bu üç arıdan kraliçe arı ve işçi arılar dişidir.
Arı kolonilerinin her birinde sadece bir kraliçe bulunur ve bu kraliçe arı diğer dişilere göre daha büyüktür. Temel görevi ise yumurtlamaktır. Üreme sadece kraliçe arı vasıtasıyla olur, onun dışında diğer dişiler erkeklerle çiftleşemezler. Kraliçe, yumurtlamadan başka, koloninin bütünlüğünü ve kovandaki sistemin işleyişini sağlayan önemli maddeler de salgılar.
Erkekler ise, dişilerden iridirler ama ne iğneleri vardır, ne de kendileri için besin toplayabilecek organları. Tek fonksiyonları kraliçeyi döllemektir. Kovanda petek örme, yiyecek toplama, arı sütü üretme, kovan ısısını düzenleme, temizlik, savunma gibi akla gelebilecek tüm işleri ise işçi arılar yaparlar.
Arı kovanındaki hayatın her aşamasında bir düzen vardır. Larvaların bakımından, kovanın genel ihtiyaçlarının teminine kadar her görev hiç aksamadan yerine getirilir. Bu düzenin en belirgin örneklerinden biri de kovandaki yavruların bakımı sırasında ortaya çıkar. Diğer arıların yavrulara gösterdikleri özen ve sergiledikleri özverili davranışlar detaylı olarak incelendiğinde bu konu daha iyi anlaşılacaktır.